Osmanlı Türkçesi, Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Türkler’in konuşup yazdığı dil yahut aynı dönemde yazılan, içinde Arapça, Farsça kelimelerin yoğun biçimde yer aldığı dil veya daha genel olarak Arap harfleriyle yazılmış Türkçe demektir. Türkiye Türkçesi’nin gelişme sürecinde Eski Anadolu Türkçesi diye adlandırılan ilk dönemi de içine alarak XIII. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar devam eden yazı dilidir. XIII-XV. yüzyılları içine alan dönemde gramer şekilleri ve kelime hazinesi bakımından oldukça sade bir yapı gösterdiği başlangıç dönemi olarak adlandırılır. XV. yüzyılın ikinci yarısından sonra özellikle İstanbul’un fethiyle birlikte şehrin bir kültür ve medeniyet merkezi haline gelmesiyle başlayıp XIX. yüzyılın ortalarına kadar devam eden dönem klasik dönem olarak isimlendirilmektedir. Yüzyıllarca İslâm kültür çevresinin ve dillerinin etkisi altında kalan Türk toplumu Tanzimat’la birlikte Batı kültürünün tesiri altına girmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak karşılaşılan birçok yeni kavramın ifade edilme kaygısı devrin edebiyatını XIX. yüzyılın ikinci yarısında divan edebiyatının çerçevesinden çıkartarak Batı uygarlığının etkisi altında Avrupaî bir karaktere sokmaya başladı. XIX. yüzyılın ortalarından XX. yüzyılın başlarına kadar devam eden bu döneme ise yenileşme dönemi denilmiştir.
Osmanlı Türkçesi’yle yalnız edebî eserler değil beş yüzyıllık tarih boyunca sosyal hayatın her alanına ait (edebiyat, tarih, tıp, hukuk, iktisat, dinî ilimler vb.) binlerce eser meydana getirilmiştir. Bu durum bilhassa sosyal bilimler ve fen bilimleri alanlarında Osmanlı Türkçesi olarak adlandırılan yazı dilinin öğrenilmesinin bilimsel açıdan önemini göstermektedir. Matbaanın kullanılmadığı dönemde ve harf kombinasyonlarının çokluğu sebebiyle kullanımının pahalı olmasına bağlı olarak el yazısı ile yazılmış eserlerin çokluğu Arap harflerinin gerek resmi gerekse özel sebeplerle sülüs, nesih, divani, rik’a, ta’lik ve siyakat gibi farklı kaligrafik özelliklerle yazılmasına sebep olmuştur. Bu durum ise yazı dilinin paleografik açıdan incelenmesini zorunlu kılmaktadır.

